Bağımlılık; bir maddenin ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlara yol açmasına rağmen, alımına devam edilmesi, bırakma isteğine karşılık bırakılamaması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamamasıdır.
Daha ayrıntılı tanımlamak gerekirse madde bağımlılığı:
- Olumsuz sonuçlarına karşın madde alımının durdurulamadığı,
- Maddeyi sağlamak-kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcandığı,
- Sosyal aktivitelerin bırakılıp, kişiler arası sorunların yaşandığı,
- Bireyin kendisinden beklenen sorumlulukları almasına engel olduğu,
- Fiziksel veya psikolojik problemlere neden olmasına rağmen madde alımının devam ettiği,
- Madde alınmadığında kişilerde yoksunluk belirtilerinin yaşandığı,
- Alınan madde miktarının giderek arttığı bir durumdur.
Bağımlılık Psikolojisi
Bağımlılığın psikolojik yönü, insanın sosyal bir canlı oluşundan yola çıkıp, insan psikolojisini de bilimsel olarak incelediğimizde kişilerin ruhsal yaşamını değişikliğe uğratan kimyasalların veya bağımlılık yaratan diğer unsurların, her insanın hayatında farklı sonuçlar ortaya çıkardığı kanısına varmaktayız.
Bağımlılık psikolojik açıdan değerlendirildiğinde başlangıçta kişilere keyif vermekle birlikte, bu anlık keyifler giderek ruhsal bozukluğa sebep olmakta, iradenin kontrolden çıkmasına ve aklın çalışamaz hale gelmesine neden olmaktadır.
Bu ruhsal bozukluk kendisini; kişinin olağan yaşamına ve davranışlarına sirayet ederek öz bakımın azalması sosyal yaşamda geriye çekilme şeklinde göstermektedir. İnsanın uyum gücünü zayıflatarak, iş ve okul hayatına devam edemeyen kişiyi başarısızlıklara sürüklemektedir.
Bağımlılığın tüm etkileri zincirleme bir şekilde birbirini etkileyerek, kişiden kişiye hayatlarının farklı alanlarında farklı sonuçlar doğursa da, aslında bağımlılığın psikoloji üzerindeki etkisi nedeniyle kişileri muhtemel tekbir yola sokmaktadır bu da başarısızlık yoludur.
Bahsettiğimiz iş okul ve sosyal hayattaki başarısızlıkların yanı sıra kişilerdeki öfke kontrol mekanizmasını bozarak gereksiz tartışmalara, bağımlı kişilerin toplumsal sorun çıkartmalarına, anksiyete ve ani öfke patlamalarına yol açarak kişilerin adli problemlerle de karşılaşmasına neden olmaktadır.
Açıklamış olduğumuz sebep sonuç ilişkileri değerlendirildiğinde, bağımlılığın davranışsal sosyal ve biyolojik olarak incelemesi yapılmasına rağmen her bireyde aslında “bağımlılığın psikolojik” tarafının kişileri en çok etkileyen ve kişilere en çok zarar veren taraflarından olduğunu görebiliyoruz.
Bağımlılığın psikolojik tarafı ile ilgili yapılan değerlendirmelerde: bağımlılık başlangıcı, bağımlı kalınan süre ve bağımlılığın tedavi süreci ile tedavi sonrası süreç topyekün birlikte gözden geçirilmeli ve bu şekilde genel bir sonuca ulaşılmalıdır. Bağımlılığın tedavi sürecinde hastanelere bağlı alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezlerinde (AMATEM) bağımlılık; hasta ile beraber yürütülen ilaç yardımı ve bireysel terapi ile çözüme kavuşturulması yanı sıra grup terapilerinin de uygulanmasıyla gerçek bir sonuca ulaşılabilmektedir. Yatarak tedavisi sonuçlandırılan kişilere ayaktan tedaviye devam edilerek doktor ve psikolog görüşmeleriyle bağımlılık tedavisi sürecinin devam etmesi gerekliliği bağımlılığın psikolojik tarafının ne denli hassasiyet gerektirdiğini göstermektedir.