Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon Nedir?

Postpartum depresyon olarak da bilinen doğum sonrası depresyon, adından anlaşılabileceği gibi doğumun ardından anneler tarafından tecrübe edilen, birtakım olumsuz fiziksel, duygusal ve davranışsal değişikliklerin tümüdür. Bu değişiklikler, doğumdan sonraki 4 hafta içinde başlar ve bu süreçte anne majör depresyon belirtileri gösterir.

Doğum sonrası depresyon oldukça yaygındır; öyle ki, pek çok kadın, doğumun ertesinde stresli, üzgün, endişeli, yalnız ve yorgun hissettiği gerekçesi ile psikolojik yardım talebinde bulunmaktadır. Fakat sorun bu duyguların hissedilmesinin ötesinde ise; anne, sanrı ve halüsinasyon gibi psikotik semptomlar gösteriyorsa, bu durum doğum sonrası psikoza işaret edebilir. Psikoz, depresyondan çok daha farklı bir psikolojik sorundur ve zaman kaybetmeden bir uzmandan yardım almayı gerektirir.

Yaş, etnik köken, eğitim durumu, hamilelik öyküsü, çocuk sayısı, önceden doğum yapmış olma & olmama gibi faktörlere bağlı olmaksızın tüm kadınları etkileyebilen postpartum depresyon, tedavi edilmezse haftalarca veya aylarca sürebilir, bu da, anne – bebek arasındaki ilişkiye ciddi zararlar verebilir.

Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon Belirtileri

Her 7 kadından 1’ini etkileyen doğum sonrası depresyonun yaygın belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Doğumun ertesinde sürekli bir biçimde üzgün, mutsuz, değersiz ve umutsuz hissetme,
  • Endişeli, korkmuş veya paniklenmiş hissetme,
  • İyi bir anne olamama korkusu duyma,
  • Bebekle yalnız kalmaktan çekinme,
  • Belli bir sebep olmaksızın kendini suçlama,
  • Günlük aktivitelere olan ilgiyi kaybetme; zevk alamama,
  • Ağlama krizleri; bir sebebi olmaksızın sürekli olarak gelişen ağlama isteği,
  • Öfke nöbetleri; nedensizce kızgın hissetme,
  • Geleceğe ilişkin olarak karamsar hissetme,
  • Uzun süreler boyunca yalnız olma isteği; sosyallikten kaçma,
  • Bebeğe karşı yabancılık hissetme,
  • Çok fazla veya çok az yemek yeme,
  • Çok fazla veya çok az uyuma,
  • Dikkat eksikliği, ayrıntıları takip edememe ve odaklanmada sorun yaşama.

Bu semptomlar oldukça ciddi belirtilerdir ve bir uzmandan yardım almayı gerektirir. Fakat annenin bebeğe ya da kendine zarar verme düşünceleri var ise ve paranoyak davranışlar sergiliyorsa, bir sağlık merkezine başvurmak için zaman kaybetmemek çok önemlidir.

Bunların yanı sıra, doğum sonrası dönemde obsesif kompulsif bozukluk (OKB) semptomları da yukarıdaki belirtilere eşlik edebilir. Bu semptomlar, bebeğin sağlığı ile ilgili endişeler çevresinde gelişir ve panik atak gibi duygusal tepki sorunlarına yol açabilir.

Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon Nedenleri

Doğum sonrası depresyonun tek bir nedeni olduğunu söylemek pek de mümkün değildir. Doğumun ertesinde yaşanan ciddi duygusal değişimler aşağıdaki faktörlerin biri veya birkaçı tarafından tetiklenebilir:

  • Hormon seviyelerinde ani değişiklik,
  • Yeni doğmuş bir bebeğe bakma ve yaşamdaki değişiklikleri yönetme konusunda gergin hissetme,
  • Sosyal desteğin eksik olması,
  • Ekonomik sorunlar,
  • Özel ihtiyaçları olan bir bebeğe sahip olma,
  • Hamilelik sırasında veya sonrasında gelişen tıbbi sorunlar.

Bunlara ek olarak, doğum sonrası depresyon her kadını etkileyebilirse de geçmişte, birden fazla kez depresyon geliştirmiş veya anksiyete sorunları yaşamış olan kadınların bu sorunla karşı karşıya kalma riski, depresyon öyküsü bulunmayan kadınlara kıyasla daha yüksektir.

Doğum Sonrası (Postpartum) Depresyon Teşhisi ve Tedavisi

Doğum sonrası depresyon uzman bir psikolog veya psikiyatrist tarafından teşhis edilebilir. İlerleyen bir sorun olduğundan, depresyonun teşhisinin ilk evrede konulması hem bebek hem de anne için büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple, konuya ilişkin herhangi bir şüphe olduğu durumda profesyonel yardım talep etmek atılabilecek en önemli adımdır.

Pospartum depresyona ilişkin teşhis, annenin göstermekte olduğu semptomların değerlendirilmesi akabinde konur. Bazı durumlarda annenin kendisi semptomların farkında olabilirken, daha ciddi vakalarda partner veya aile üyeleri bir sorun olduğu çıkarımında bulunabilir.

Buna ek olarak, hormonal dalgalanmaların DSD’nun nedeni olarak tahmin edildiği durumda çeşitli kan testleri yapılarak asıl semptomun tespiti sağlanır.

Asıl kaynak fiziksel bir faktör değil ise, doğumun ertesinde gelişen depresyon, pek çok ruhsal sorun ile benzer yollarla çözüme kavuşturulmaya çalışılır. Bu noktada kişiye danışmanlık edecek uzman bir psikolog veya psikiyatristle görüşmek önemlidir. Her uzmanın tedavi yöntemi değişiklikler gösterse de yaygın olarak ilk aşamada danışandan hayat tarzında birtakım değişikliklere gitmesi istenir. Yeterince uyumak, sağlıklı beslenmek ve egzersiz yapmak bu değişikliklerden bazılarıdır. Bunların yanı sıra, partner ve aile üyeleri ile sorunu açık bir şekilde konuşmak ve duygu alışverişinde bulunmak da hafif seyreden DSD’nun ortadan kaldırılmasına yardımcı olur.

Daha şiddetli vakalarda ise, yukarıdaki önerilere ek olarak ilaç tedavisine gidilir. Annenin emzirirken dahi kullanabileceği çeşitli reçeteli ilaçlar bulunmaktadır. Psikiyatrist gerekli görür ise bu ilaçlar vasıtasıyla tedaviyi sağlayabilir.

Bu süreçte annenin uygulayabileceği diğer öneriler ise şöyledir:

  • Başta dinleme ve uyuma olmak üzere annenin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için özellikle yakın dostlardan ve aile üyelerinden yardım talep edilmelidir.
  • Yalnız kalınmamalı, sorun tek başına çözülmeye çalışılmamalıdır.
  • Bebeğin sağlığı ile ilgili kuşkular varsa doktor ile iletişim halinde olunmalıdır.
  • Ziyaretçi & misafir sayısı kısıtlanmalıdır.