Yas Süreci

Yas, sevdiğimiz ve değer verdiğimiz bir insanı kaybettiğimiz zaman yaşadığımız adaptasyon sürecini anlatan bir kelimedir. Yas tek bir duygu değildir; kaybımızın ardından belirli bir süre boyunca hissettiğimiz çeşitli duyguları içeren bir süreçtir. Yas yaygın olarak ölümün ardından kullanılan bir kelime olsa da bir insan kayıp hissi yaşadığı pek çok diğer durumda da yas sürecine girer. Örneğin, bir ilişkinin bitimi, işten kovulmak, kıymetli bir eşyanın kaybedilmesi/çalınması, fanatik olarak tuttuğu takımın kupayı kaybetmesi gibi durumlar da insanların yas sürecine girdikleri konulardır.

Süreleri ve şekli kişiden kişiye değişmekle birlikte, yas süreci belirli aşamalar içerir ve hemen hemen herkesin bu aşamalardan geçtiği varsayılmaktadır. Bunlar sırasıyla; inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme aşamalarıdır. Her bir aşama, kaybettiğimiz kişinin ardından yalayacağımız hayata adapte olmaya çalışırken üstesinden gelmeye çalıştığımız durumları ve duyguları ifade eder. Ölüm teması üzerinden bu aşamalar aşağıdaki şekilde oluşur. Bu aşamaları, ölüm dışındaki  kayıplara da benzer şekilde uyarlamak mümkündür.

İnkar aşaması, ölüm haberine verilen ilk psikolojik tepkidir. İnkar aşamasındaki kişiler, mantıken ölen yakınlarının artık gelmeyeceğini bilirler fakat telefon çaldığında, kapı zilinde sanki o gelmiş gibi heyecanlanabilirler. Ya da her gün birlikte yaptıkları bir ritüel varsa günün o vakti geldiğinde ölen kişinin gelmesini beklerler.

Öfke aşamasındaki kişiler artık ölen kişiyi beklemeyi bırakmışlardır. Bazen ölen kişiye bazen de onu ölüme götüren koşullara karşı büyük öfke duyarlar. Öfke patlamaları yaşayabilirler.

Pazarlık aşamasındaki kişiler çaresizlik duygusunun eşliğinde ölümü geri çevirme, zamanı geri alma hayalleri kurabilirler. Koşullar farklı olsaydı bu ölümün belki gerçekleşmeyeceği yönünde fikirler ortaya atabilirler. Neyi nasıl farklı yapsalardı bu durumu değiştirebileceklerine dair düşüncelerle boğuşabilirler.

Depresyon aşamasındaki kişiler, hem ölen yakınlarının ölümüne üzülürlerken bir yandan da kendi ölümlülüklerinin farkına vararak büyük bir çöküntü, keder içinde hayatın anlamını sorgulayarak vakit geçirebilirler.

Kabullenme aşaması, yasın son aşamasıdır ve kişi üzüntüsüne rağmen gerçekleri kabullenip hayatına devam etmenin yollarını bulur.

Yas sürecini bazı insanlar tek başlarına atlatabilirken bazıları psikolog desteğiyle atlatmaya çalışırlar. Yasın süresi uzadıkça, kişi normal hayatına dönmekte zorlanır. Kabullenme aşamasına gelemez ve ara aşamaların birinde takılı kalır. Yasın herkeste sonlanma süresi farklıdır. Yine de 6 aydan uzun süren ve normal hayattan kişiyi büyük ölçüde koparan yas durumları yaşanabilmektedir. Bu kişiler rutinlerine dönmeye şiddetle karşı çıkmakta, takılı kaldıkları yas aşamasının davranışlarını uzun süre sergileyerek kendilerine zarar vermektedirler. Örneğin, çok uzun süre kaybına dair öfke içinde yaşamak ya da kaybın ardından girdiği depresyon aşamasında takılı kalmak buna örnek olabilir.  Bu durumlara uzamış yas adı verilir ve yası bu şekilde uzayan kişilerin psikolog yardımı almaları gerekebilir. Böyle durumlarda psikoterapi oldukça faydalıdır. Uzman bir psikoterapist eşliğinde yapılan yas terapisi sırasında kişinin kaybı, bu kayba yüklediği anlam, kaybın ardından yaşadığı tüm duygular teker teker ele alınarak onun kabullenme aşamasına gelmesine yardımcı olunmaya çalışılır.

Bazı kişilerse kaybın ardından sanki hiçbir sorun yokmuş gibi ertesi gün hemen normal rutinlerine döner ve dışardan bakıldığında hiç problem etmiyor gibi görünebilirler. “Ne olmuş hepimiz öleceğiz. Abartmaya gere yok!” ya da “Zaten olmayacak bir ilişkiydi bittiğine seviniyorum bile!” gibi cümleleri yaygın olarak kullanırlar ve kayıplarından dolayı hiçbir  sıkıntı duymadıklarına dair insanlara güvence vermeye çalışırlar. Buna da ertelenmiş yas denilmektedir.  Bu kişiler her ne kadar günlük hayata dönebilmiş olsalar da hissettikleri gerçek duyguları kendilerinden bile gizledikleri için psikolojik olarak oldukça zorlanırlar. İyi görünmeye çalışmak enerjilerinin çoğunu alır. Bir süre sonra beklenmedik bir zamanda, artık diğer insanların çoktan kabullenme aşamasına geldikleri bir anda bu kişilerin şiddetli olumsuz duygular yaşayarak yas sürecine girmeleri kaçınılmazdır. Yaşanmamış yas, ertelenmiş yas, bir gün bir yerde karşılarına çıkar ve daha fazla duygularını bastıramaz hale gelirler. Uzun süre bastırılan duygular ortaya çıktığında ise bununla baş etmekte zorluk çekerler. Bu  durumda da psikolog desteği almak önemlidir. Bu kişilerle psikoterapi yapılırken, duygularının kaybettikleri kişi/nesne sebebiyle olduğunu anlamak zor olabilir çünkü kayıp uzun zaman önce (bazen yıllar önce) yaşanmıştır. Bu nedenle ortaya çıkan bu duyguların yakın zamanda meydana gelmiş olan başka olaylara bağlanma ve yasın göz ardı edilme olasılığı vardır. Bu nedenle, psikolojik değerlendirme sırasında kişinin hayatta yaşamış olduğu önemli kayıplar mutlaka ele alınmalı ve yas süreçlerini nasıl geçirdikleri öğrenilmelidir. Yasını yaşayıp tamamlamamış olduğu görülürse bu konu hakkında terapide konuşulması önemlidir.

Yas sürecinde duygularınızı sevdiğiniz insanlarla konuşmak, kaybettiğiniz kişi/nesne/hayvan hakkındaki anılarınızı paylaşmak süreci daha kolay atlatmanıza faydalı olacaktır. Eğer uzun süre kaybınızın etkisinden  kurtulamadığınızı fark ediyorsanız psikolog desteği almaya yönelin. Psikoterapi sayesinde, yas aşamasıını sağlıklı atlatabilir ve hayatınızın bu yeni haline adapte olma konusunda yardım alabilirsiniz.